Pzt. - Cuma: 10.00 - 18.00 Cumartesi - Pazar: Kapalı

Selin Erdem Duruşması Görüldü.

1 Mayıs 2012 tarihinde Arka Sıradakiler dizi setinde çalışırken hayatını kaybeden Selin Erdem’in mahkemesi 22 Haziran Cuma günü Çağlayan Adliyesi’nde gerçekleştirildi. Duruşma günü Çağlayan Adliyesi önünde Selin Erdem’in Ailesi ve Arkadaşları ,Oyuncular Sendikası Genel Başkanı Memet Ali Alabora ve Sinesen Genel Başkanı Zafer Ayden’de vardı.

Selin Erdem’in ablası Sema Erdem tarafından bir basın açıklamasıyla son durum kamuoyuyla paylaşıldı .Ve Sema Erdem her duruşma öncesi yine Adliye önünde olacaklarını ve sorularının cevaplarını
arayacaklarını dile getirdi.
SEMA ERDEM’İN BASIN AÇIKLAMASI
BASINA VE KAMUOYUNA..
 
1-Mayıs – 2012 günü, bütün emekçi arkadaşları bayram yaparken, canımız- kardeşimiz Selin Erdem, ‘Arka Sıradakiler’ dizisinin setinde çalışıyordu. Yorulmuştu ve dinlenmek, bir sigara içmek istedi. Ama çalıştığı iş yerinde, yani plato’da onun dinlenebileceği, oturup güvenli bir şekilde molasını değerlendirebileceği bir yer oluşturulmamıştı. Anlaşılan yapımcı yani işveren böyle bir yer oluşturmayı kendine külfet olarak görmüştü. Hem de iş yasaları gereği bunu yapmak zorunda olmasına rağmen…Selin’de bu molasını platonun giriş kapısının önünde değerlendirmek istedi. Platonun içinde bunu yapamazdı çünkü, bina içinde sigara içmek yasaktı ve buna uygun bir bölüm oluşturulmamış. Kardeşim Selin, tıpkı diğer arkadaşları gibi, hayatını kaybettiği yere nerdeyse zorla sürülmüştü..Selin bir şeyden habersiz günün yorgunluğunu atmaya çalışırken, çalıştığı sete yemek getirmekle görevli ANTİK CATERİNG şirketinin aracı onu altına aldı ve onu sonsuzluğa kadar sürükledi…Bizler ailesi ve arkadaşları olarak henüz acımızı bile tam olarak algılayamamışken, Selini o kapının önüne sürükleyen düzenek, bu sefer de işin içinden kendini kurtarmak için harekete geçti.
 
Öncelikle, yaşanan kazanın yapım firması (BES PRODÜKSİYON), yömetmen (Hamdi Alkan) ve araç sahibi olan catering şirketi ( ANTİK CATERİNG) tarafından bir iş kazası değil, sıradan bir trafik kazası gibi gösterebilmek için uğraş verdiler. Kazanın yaşandığı günden bu yana özellikle Hamdi Alkan gerek hastahane bize şifahen, gerekse TV 8 de yayınlanan bir programa telefon bağlantısı yaptığı sırada deklare ettiği beyanlarla bunu açık ve net bir şekilde ortaya koydu. Sözü geçen demecinde Hamdi Alkan ” bu üzücü bir trafik kazasıdır..Oraya uçakta düşebilirdi diyerek, olaya bakış açısını net bir şekilde gözler önüne serdi. Hem de orda acılı bir ailenin olduğunu ve bu sözlerin onların canını daha fazla acıtabileceğini düşünmeden.. Biz Selin Erdem’in ailesi olarak buna başından itibaren inanmadık ve bu kazanın bir iş kazası olduğu konusunda ısrar ettik. Çünkü kaza işi yerinde (PLATO) ve iş saatleri içinde gerçekleşti. Bu düşünceden hareketle hukuki yollarla olayın araştırılması için girişimlerde bulunduk. İşte asıl garabette bu noktadan sonra ortaya çıktı.
 
Avukatlarımız aracılığıyla (İş Kazalarında Adalet İçin Hukuk Koordinasyonu), Ceza davasını takip etmek için hazırlıklara başladık. SGK’ye başvurduk, iş kazası bildirimini yaptık. Ama SGK’ya dilekçemizi verdiğimizde bir de ne görelim; iş yasası gereği İş kazasını 3 gün içinde SGK’ya bildirmesi gereken işveren (BES PRODÜKSİYON) böyle bir bildirimde bulunma gereği hissetmemiş. Hamdi Alkan’ın beyanlarının sadece kendi düşüncesi olduğunu düşünürken aslında bunun işveren şirketi de içine alan bir yaklaşım olduğu gerçeğiyle yüzleştik. Ve bir kez daha hukuka olan inancımızda derin bir kırılma oldu.
 
Sonrası mı? Sonrası daha vahim. Avukatlarımız suç duyurusu dilekçesini hazırlama aşamasında iken, kamu davası açılmış olduğunu öğrendik. Hem de 4 mayıs 2012 de. Kazanın meydana geldiği 1 mayıs 2012’den 2 gün sonra. Yani sayın savcı 2 mayıs 2012 de olay yerini incelemiş. 3 Mayıs 2012 de iddianameyi hazırlamış, 4 mayıs’ta da davayı açmış. İlk bakışta insan da olumlu bir yansıması oluyor değil mi? Ne kadar hızlı işliyor adalet mekanizmamız diye düşünüyor. Ama maalesef işin öyle olmadığı kocaman bir tokat gibi yüzümüze çarpıverdi. Çünkü iddianame’de ne ailenin şikayetleri dikkate alınmış, ne kazaya karışan aracın teknik inceleme raporu mevcut, ne de tanık ifadeleri. Hatta kazaya neden olan aracın o an da Arka Sıradakiler setin’e; yani Selinin çalıştığı sete yemek getirmesi için işveren (BES YAPIM) tarafından kiralanan bir catering şirketine ait olması bile dava dosyasına girecek kadar değerli görülmemiş. Sayın “hızlı” savcımız tarafından. Yine sayın “hızlı”
savcımız, şoför’ün- yani sanığın-ifadesini yeterli görmüş ve araç üzerinde teknik bir inceleme yaptırmaya gerek duymamış…Zira aracı kullanan şoför emniyetteki ifadesinde-ilk mahkemede de tekrarladığı gibi-frenlerin tutmadığını söylemişti. Ne gam, suçladığı insanın ifadelerine göre dava dosyası oluşturan savcılarımızın olduğunu da öğrenmiş olduk. Hızlı savcımız sağolsun bu olay başımıza geldiğinden bu yana insanlara olan inancımız da oluşan kırılmanın derinleşmesine biraz daha katkı sağladı.
 
Biz avukatlarımız aracılığıyla müdahillikte dahil taleplerimizi mahkemeye ilettik. Aynı zamanda Hızlı Savcımız Tarafından her nedense yangından mal kaçırır gibi hazırlanmış olan dava dosyasının eksik olduğunu ve soruşturmanın hukuka uygun hale getirilmesi için gerekli uygulamaların yapılmasını mahkemeden talep ettik. Nöbetçi hakime hanım taleplerimizi haklı buldu, ve araç üzerinde bilirkişi incelemesi yapılamasına karar verdi. Ama hızlı savcımız hiç zaman kaybetmemiş, ve kazaya karışan aracın hiç bir incelemeye tabi tutulmadan trafiğe tekrar çıkarılmasına karar vermiş. Hem de 5 mayıs 2012 günü. Yani Selin’imizi kaybettiğimizin 4. günü. Şimdi maalesef araç üzerinde herhangi bir teknik rapor hazırlanamayacak. Sanık, yani şoför ne söylediyse o geçerli olacak.
Şimdi sayın savcıya soruyoruz;
*Sayın savcı, bu acelenizin nedeni ne?
*Meslek hayatınızda hiç bu kadar eksiklerle dolu bir dava dosyası hazırladınız mı?
Aracı kullanan şoför ifadesinde kazaya aracın frenlenin tutmasını gösteriyor, peki aracı neden teknik incelemeye tabi tutmaya gerek görmediniz?
Ailenin bu kaza nedeniyle şikayetçi olmayacağını düşündüğünüz için mi, aile fertlerinin şikayetlerini dosyanıza alma gereği hissetmediniz?
Aracın kazadan 3 gün sonra trafiğe çıkmasına izin verirken neden bu kadar acele ettiniz ve aracın teknik yönden incelenmesine engel oldunuz ?
Aracın sahibi olan CATERİNG ŞİRKETİ ile Selin Erdem’in çalıştığı BES PRODUKSİYON arasında bir bağlantı olduğunu biliyor muydunuz. ?
Aracın şoförünün ifadesinde sürekli çalışanı olmadığını iddia etmesine rağmen sezon başından beri aynı aracı kullandığını, yani CATERİNG ŞİRKETİ’nin kayıtdışı olarak daimi çalıştırdığı bir şöför olduğunu biliyor muydunuz?
 
Bizler Selin Erdem’in Ailesi ve Arkadaşları olarak bu soruların ve bu davanın peşini bırakmayacağız. Ve her duruşma günü Çağlayan Adliyesi Önünde bir basın açıklamasıyla süreci kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğiz. Her duruşma öncesi yine adliye önünde olacağız ve hep bir ağızdan haykıracağız
“SENARYO DEĞİL, GERÇEK CİNAYET” SENARYO DEĞİL, İŞ CİNAYETİ”